Bir kadın bir sabah kalksa, işe gitmeden önce her zaman sigara aldığı dükkana uğrasa ve kendisine kredi kartının geçerli olmadığı söylense, ardından işten atılsa ve bunların sadece kadın olduğu için başına geldiğini öğrense neler hisseder?
Evet, olan olmuştur. Bunca mücadele boşa gitmiştir. Kadın gene erkeğin bakımına muhtaç, ona hizmetle yükümlü bir yarı köledir. Hükümranlığı eviçi ile sınırlandırılmıştır. Üstelik artık ortada fazla çocuk da yoktur. Hava kirliliği, kimyasal atıklar, nükleer sızıntılar kısırlığa yol açmakta, doğan az sayıdaki çocuk ise sakat olduğundan imha edilmektedir. Bu durumda kadın Koloniler'e gönderilmek, Hizmetçilik ya da Fahişelik yapmak dışında dördüncü bir seçenekle karşı karşıyadır: Komutanlar'a sağlıklı yavrular üretmek.
Kitap hakkında: Bi felaket sonrası kadın yine erkeğe muhtaç edilmiştir. Çok zor ve kısıtlı şartlar altında alttan alttan itilip kakılmaktadır. Okudukça kitaptaki sessizliği dinleyeceksiniz ve tamamen tüylerini ürpertecek.
Yorumum: Aslında kesinlikle distopya sevmem. Dehşetli derecede hayalci olmama rağmen distopya ani kararları, karamsarlıkları ve havada kalmış sonlarıyla ço canımı sıkar. Okuyamam. En son okuduğum distopya Açlık Oyunları idi sanırım.
Kitapda ana karakterin ismi hiç geçmiyor. Ait olduğu adama göre hitap ediliyor. Bu kızımız da Fred isimli adama ait olduğu için Fredinki lakabıyla anılıyor. Çok iğrenç gerçekten. Kısıtlı imkanlar veriliyor Fredinki'ye. Odasında kendisine zarar vereceği bir eşya bulunmuyor. Avizesi bile kendini asmasına karşın çıkarılmış. Sokakta sağa sola bakması yasak, zaten bakamaz da, çünkü başlık diye taktığı lanet olası şey bunu engelliyor. Konuşması, gülmesi yasak. O kadar çok yasak var ki,onun yerine ben yoruldum bu yasaklardan. Robot gibi bişey olmuş neredeyse. Aslında bu durumun farkında. Yani beyni yıkanmış falan değil. Eskiden bir kızı olduğunu, bir eşi olduğunu, nasıl bir hayatı olduğunu sık sık hatırlıyor ve bize anlatıyor. Olaylar ilerledikçe Fredinki daha zor kararlar almak zorunda kalıyor. Eski kabullenmişlik hissi kayboluyor. Çabalıyor az da olsa. Başka yollar deniyor. Ama sonuçta bizim bile öğrenemediğimiz bir sona ulaşıyor.
Kitabı oldukça beğendim. Gizli feministlik duygularımı su yüzüne çıkardı tamamen. O kadar büyük kabullenmişlik ve buna rağmen geçmişe o kadar büyük bir özlem var ki Fredinki'de, bazen bu soğukkanlılığı insanı dehşete düşürüyor.
Yazar bize bu dehşeti, bu sessiz çığlıkları çok iyi yansıtabiliyor. Kitabı okuyunca aniden içinde dalabiliyor ve uzunca bir süre etkisinden kurtulamıyorsunuz.
Dizisi de çekilmiş bildiğim kadarıyla. Her ne kadar fragmanı izlesem ve baş rol oyuncusunun hayalimdekinden tamamen uzak biri olduğunu görsem de, dizi müzikleri harika. Kitaba onlarla devam edebilirsiniz.
Okunmalı mı? Kesinlikle...
İndirmek için pembe kitap'a tıklayın. :)
0 yorum:
Yorum Gönder