2. Argo tayfası en önemli kararların verildiği kavşaklardan birinde. Önlerinde iki seçenek var: Ya Athena Parthenos heykelini alıp eve dönecek ve iki kampın savaşını engellemeye çalışacaklar, ya da Tartarus'ta tutsak kalan Percy ve Annabeth'i kurtarmak ve Ölümün Kapıları'nı kapamak için Hades'in Evi'ne gidecekler. Hangi yolu seçerlerse seçsinler, acele etmeleri gerek.
Kana susamış Gaia, güç kazanacağı tarihi 1 Ağustos olarak belirlemiş durumda. Percy ve Annabeth ise perişan halde. Her köşesinde bir tehlikeyle yüzleştikleri, karanlık ve zehir dolu Tartarus'ta hayatta kalmayı nasıl başaracaklar? Aç, susuz ve acı içindeler. Ölümün Kapıları'nı bulmalarının imkânı yok. Bulsalar bile Gaia'nın en güçlü yaratıkları, kapıların önünde nöbet tutuyor.
Kehanetin yedi melezinin tek bir seçeneği var: imkânsızı başarmak! Tüm sevdikleri için bu riski göze almak zorundalar.
Ancak aşk, bazen en riskli seçenek...
Rick Riordan, çok satan Olimpos Kahramanları serisinin sondan bir önceki kitabı Hades'in Evi'nde bir kez daha tüyler ürpertici ve soluksuz bir macera sunuyor. Melezlerin her birinin kendini bulduğu bu kitapta onlara bir kez daha bağlanacak, mücadelelerine ortak olacaksınız.
Bu kitap en geç bitirdiğim kitapdı.Malum sebeplerden okumam mümkün olmuyordu.Ama sonunda bitirdim. :)
Kitap son derece hoşuma gitti.Zaten Rick Riordan'ın yazım şekli ve sahne kurgusuna hep bayılmışım.İnsana neyi göstermesi gerektiğini gerçekten biliyor.Bundan korkun,ya da bu o kadar da korkutucu değil gibi basit mesajlardan tutun da,bunu hatırla,ilerde lazım olur gibi gizemli bilgilere kadar her şeyi veriyor.Zorlandığım tek şey şu; Ric Riordan kitabın başında anlattığı bir şeyi kitabın sonunda öyle evirip çeviriyor ki,aynı şeyi hatırlamak biraz zorlaşıyor.Ama yine de harikaydı.
Percy ve Annebth'e çok acıdım.Artık gerçekten biraz dinlenmeleri gerektiğini düşünüyorum.Ve bence bu düşüncemde yanlız değilim.
Kitap en çok Frank'e yaradı bence.Önce yakışıklı birine dönüştü,sonra da Praetor oldu çıktı.Her kes gibi ben de şaşırdım.Ağzımı kapatmam uzun zamanımı aldı. ;)
Nico ve Percy ikilisi - bilmiyorum onlara ikili demek mümkün mü? - beni en çok hüzünlendiren bölümdü.Nico'nun yaşadıkları yetmezmiş gibi,bir de yasak hislerden kaçması lazımdı ve ne kadar zorlandığını tahmin ediyorum. :/
Ama yine de ben Nico'nun Percy'e karşı hissettiği şeye 'kahraman olarak görmek' demeyi tercih ediyorum.Diğer türlüsü beni hem biraz rahatsız ediyor,hem de düşünmek imkansız. :/
Hazel,Piper ve Jason hakkında pek bir şey demeyeceğim.Her şey normaldi,beklenmedik bir şey olmadı.
Esas mesele Leo; Ben Leo ve Kalipso ikilisinden yana umutluyum arkadaşlar.Neden? Çünki birincisi Kalipso'nun adada yanlız kalmasının bir nedeni olmalı.İkincisi Leo o adaya düşenler arasında kız arkadaşı olmayan ilk genç.Siz şimdi buna tesadüf mü diyorsunuz?!
Bir de benim aklıma bir şey takıldı,söylemeden yapamayacağım.Nico ve Reyna.
Biliyorum,biliyorum.Bana deli diye bilirsiniz.Ama dikkatle düşününce siz de bana hak vereceksiniz.Nico'nun Percy'den kurtulması ve mutlu olması lazım,değil mi?Reyna'nın da çektiği sıkıntılardan arada sırada kurtulması lazım.E bunlar ikisi de şu anda aynı yolculuktalar.Tamam,Koç Hedge de var ama,bu bir engel teşkil etmez bence.Sonuçta Koç da evli (bu da beni şaşırtan bir diğer şey) ve böyle durumlardan anlar,değil mi? Bence bunu bir düşünelim. ;)
Bu kadar...Yine harika bir kitabı bitirdim ve Olimpos'un Kanı'nı sabırsızlıkla beklemekteyim. :)
0 yorum:
Yorum Gönder