10/21/2014

Judith McNaught - Aldığım Her Nefeste

6




 
 
People dergisinin 'Yüreğin Kraliçesi' adını verdiği Judith McNaught, yeni romanı 'Aldığım Her Nefeste' ile Şikago atmosferine geri dönerek 'Cennet' adlı kitabındaki karakterleri ziyaret ederken, yine bir aşk ve gizem hikayesi sunuyor. Yayınevimizin, 'Gece Fısıltıları', 'Cennet', 'Kusursuz', 'Mutluluk' ve 'Sen Gelmeden Önce' adlı kitaplarını yayımladığı yazar, okurunu bu romanında da hayal kırıklığına uğratmıyor.
Gökyüzüne doğru yükselen görkemli görüntüsü ve mücevher gibi parlayan vitray camlarıyla Wyatt Malikanesi, karla kaplı tepenin üzerinde kraliyet tacı gibi durmaktadır. Böyle bir görüntünün, başarı ile mutluluğu simgeleyeceği düşünülse de, Wyatt ailesi uzunca bir süredir mutsuzluğun karanlığında yaşamaktadır. Paranın gücü yaşlı Cecil Wyatt'in kayıp olan torunu William'ı bulmasını sağlayamamış, polis William'ın üvey kardeşi gizemli Mitchell Wyatt'ın bu kayıptan sorumlu olduğundan kuşkulanmaya başlamıştır.
Kate Donovan, tropik bir adada kendisine hayatının en coşkulu anlarını yaşatacak olan adamın, aynı zamanda en büyük mutsuzluğu da getireceğini bilmeden, karanlık bir karizması olan Mitchell Wyatt'a aşık olur ve bir karabasanın içine düşer. Kendini ve sevdiklerini koruyabilmek için de bu büyüleyici adama savaş açmak zorunda kalır.






Herkese iyi akşamlar.Bloglarımı okuyanlar ne kadar büyük bir Tarihi Aşk romanı hastası olduğumu ve bu türden her kitabı okumayı ne kadar sevdiğimi bilirler.Ama bu defaki konuğumuz Tarihi Aşk romanı yazarı olmasına rağmen,kendisinin günümüz aşk romanını okudum.Son iki kitabı kaldı sanırım bitirmeme.Harika bir yazar ve benim için hep ilk olarak kalacak.Aşk romanlarıyla onun sayesinde tanıştım. :)

Judith McNaught'un bundan önceki iki kitabı beni pek tatmin etmemişti.Yazarın günümüz aşk romanları yazma yeteneğinden biraz kuşkuluyum.Tarih Aşk'da daha iyi olduğunu
düşünüyorum ve bence bu düşüncemde yalnız değilim.Matt ve Meredith'i beğenmiştim.Sloan ve Noah ikilisi beni biraz baymıştı ve kitabın yorumunda da belirttiğim gibi,özellikle Noah'a pek ısınamamıştım.Benedict ve Julie ikilisi idare ederdi.Ama yazar dördüncü denemede sonunda başardı.Bu kitabı geç bitirmiş gibi dursam da,aslında sebebi aile içi günlük problemlerdi,yoksa sabırsızlıkla okurdum yani. ;)

Gelelim konumuza.Kate nişanlısı tarafından tatile sepetlenmiş,babası yeni ölmüş ve ondan kalan restoranı tek başına yönetmeye çalışan genç,kızıl saçlı bir kadın. Mitchell ise sekreterden doğma,Wyatt ailesinin ikinci,gayrimeşru varisi.Abisi aileye katıldıktan bir süre sonra ortadan kaybolur ve babası da gizemli bir şekilde ölür.Tabi bütün suç da zavallı Mitchell'in üstüne kalır.Onu takip eden polisler,sinir bozan dedektif falan derken,bi de baktım kitap bitmiş. :) Mitchel Kate'in dinlendiği adada onunla tanışır ve kimin nişanlısı olduğunu bilmeksizin onunla bir kaç harika gün geçirir.Sonra onu nişanlısından ayrılması v için otele geri gönderir.Bu arada Kate'in nişanlısının şok itirafları,Mitchell'in aniden adadan ayrılması derken işler birbirine girer ve bir haybeye 3 sene kaybederiz!!! Allahın belası Gray!!!


Yorumum şu: Umarım öyle bir durumla karşılaşır ki şu Gray,altından kalkamaz ve meslekten atılır,çünkü bunun halediyor,hayvaaağğğğğğn!!! Tabi bu ilk 50,55 sayfa için falan geçerli.Sonrası için düşündüklerim sonlara doğru kendi deyimiyle "Kendine özgü bir adam". :) Yani bazen sinirlerimizi bozduğu oldu,hatta Mitchell ve Kate'in 3 yıl kaybetmesine bir sebep de o,ama sonlarda daha dost canlısı davrandı.Bir kaç kusurlu hareket için hepten çöpe atamayız ya. ;)

Mitchell,ahhh daşlığınla bitirdin beni de,Kate'i de,tüm diğerlerini de.O ne biçim mavi gözler,o ne biçim siyah saçlar,o ne biçim karizma,duruşu.Sen ne biçim yaratıksın.Sen insansan Evan ne?! Aslında sert kişiliğinin altında yatan nahif ve sevimli adamı Kate'in sayesinde tanıdık,sağolsun o da. :) Mitchell de kendine özgü bir adam yaaa.Yani aslında tüm erkekler böyle bence.Büyü falan yok derler sonra bi bakarsın sihirbaz oluvermişler.Kim sayesinde acabaaaa? ;)

Kate'in en çok duygulandığım yanı babasından bahsederken takındığı yumuşak tavırdı.Babasını gerçekten tanımak isterdim.Yani ölmeseydi be keşke.Ha unutmadan,onunda nasıl öldüğünü çözemedik,kaçmadı benden.Ya da kaçtı da,ben fark etmedim. :/ Aslında kendimden bir kaç nokta buldum Kate'de,her kitapta yaparım bunu,çaktırmayıın. :) Aslında kendine olan güvensizliği,bi işi başaramayacağını kolayca dile getirmesi tıpkı ben. Çok iyi bildiğim işte bile bunu yaparım. :)

Kitap özünde çok güzeldi.Anşatım dili,yazım tarzı,mizah anlayışı yerindeydi.Fransızların İngilizce bilseler bile bilmiyormuş gibi yapmaları beni güldürdü yaaa.Kate'in amcası da çok komikti.Özellikle Mitchell'e günah çıkarmasını teklif ederkenki bölümde. :) Bi de adam içki içiyo ya,ona şaşırdım.Tam anlamam,belki de böyle olabiliyor. :o

Bu kadar yani,harikaydı.Tavsiye ederim.Ama ilk kitap bu değil,onu da söyleyeyim. :)

Son olarak bir kaç alıntıııı:


"Sen,kişiliksiz,iradesiz ve edepsiz bir adamla,entrikacı,gözünü para hırsı bürümüş küçük bir şırfıntının çocuğuydun. Böyle bir durumdan iyi bir konuma gelebileceğine ihtimal vermiyordum,ama yanıldım,Mitchell."

                                               ❆

Hoşnutsuz bir şekilde,köpek ya da insan olması fark etmeksizin,Kate Donovan'ın ,'sahipsiz' erkekler üzerinde aynı etkiye sahip olduğunu düşündü.


                                                ❆


"Dün geceyi tanımlamak için 'büyü' kelimesini kullanan sensin,ben değil" diye Mitchell'ın gevşek duruşu bir anda sertleşti.Ona doğru ilerleyerek Kate'e kendi gerçeği hakkında tahammülsüz bir ders verdi: "Ben,insan yapısı içinde 'büyü' veya 'büyülü' olayların olabileceğine inanmam.Aynı zamanda peri masallarına,mucizelere,büyüye,büyücülüğe,cinlere,leprekonlara da inanmam."

"Çarpılacaksın." diye espri yapmaya çalıştı Kate.


                                                 ❆

Sesindeki ciddi ton ve yatak meselesine değinmesi Kate'in dikkatini çekti ve ona baktı."Kıskanıyor musun?" 

"Henüz değil,ama o yüne doğru gidiyorum," dedi Mitchell,jileti sol kulağının altından çabucak hızla hareket ettirirken.

                                        
                                                 ❆


"Birlikte sadece üç gün geçiren bir kadın ve bir erkek,nasıl olur da bu kadar acı verici bir hayal kırıklığı yaşayarak bitirirler ilişkilerini ve aradan üç yıl geçmesine rağmen neden ikisi de bunu atlatamaz?"...

..."Cevap şu: Beraber oldukları o birkaç gün içinde,bu iki insan birbirlerini o o kadar çok sevdiler ki,her ikisi de daha sonra birbirlerine çektirdikleri acıya katlanamadılar."


                                                 ❆



buradan


İndirmek için pembe kitap'a tıklayın. :)


Logo Design by FlamingText.com



6 yorum:

  1. Ben sadece Seni Beklerken'i okumuştum senin yorumundan sonraydı sanırım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepsini oku,harikadır Judith Mcaught. :)

      Sil
    2. Ama en güzeli hangisi bide 2014 yılında basılan var mı? Şenlik için o kategorim boş :)

      Sil
    3. Judith McNaught bilmiyorum ama,Julie Garwood'un yeni çıkan kitabı var. Julie Garwood etiketine bir göz atarsan,orada olması gerek. :)

      Sil
  2. hımmm o zaman tarihi olanı okuyum.

    bak ne dicem sana bana en sevdiğin üç romanı sölesene fantastik tarihi veya çik lit fark etmez. okuycam. taam mı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vampir Akademisi'ni okumadıysan oku derim,ben onu çok severim kii. :) Bridgerton serisi var.Tarihi aşk kendisi. Sonraaa,Percy Jackson var,o da fantastik. Abartılı Yalanlar Aceleci Duvaklar var,onu da okuya bilirsin.Knedisi benim okuduğum ilk kitaptı. :)

      Sil

Seymen. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Kitapların tozunu alan canlar :)