Nico di Angelo onları uyarmıştı: Hades'in Evi en kötü anılarını uyandıracak, hayaletlerini huzursuz kılacaktı… Nitekim şimdi her biri zor durumda. Teker teker korkularıyla yüzleşmekten başka çareleri yok. Jason, küçükken onu terk eden annesinin hayaletiyle karşı karşıya. Bir lider olarak gücünü nasıl kanıtlayacağını bilmese de,annesinin yaptığı gibi sözünden vazgeçecek değil. Nico, bir kez daha Reyna ve Koç Hedge ile gölge yolculuğu yaparsa hayalete dönüşebilir. Yine de bu karar, kehanetin belirttiği gibi başka birisinin hayatını kaybetmesini engelleyebilir. Athena Parthenos'u, savaş patlak vermeden Melez Kampı'nagötürmeye çalışan Reyna'nın peşinde zalim bir avcı var. Korkularını yenmeye çalışan Piper, üzerine düşeni yapmak için hazır. Leo ise planının işe yaramamasından ve arkadaşlarının işine karışmasından endişe duyuyor. Oysa hepsi biliyor ki, Toprak Ana'yı alt etmek için içlerinden biri ölmeli…
Rick Riordan, çok satan Olimpos Kahramanları serisinin son kitabında, melezlerin hafızalara kazınan macerasını noktalıyor. Kahramanlar, tanrılar ve canavarların tek tek sahneye çıktığı Olimpos'un Kanı'nda heyecan doruğa tırmanıyor!
(Tanıtım Bülteninden)
Yazdığım kitabım bitince,ben de dedim ki ikincisine başlayana kadar kitap okuyayım bir kaç tane ve kaptırmışım kendimi. :) Aslında Leyla'yla birlikte okuduğumuz tüm kitapları önce ben okur,sonra Leyla'yala birlikte okurdum.Ama bu defa bir istisna yapalım dedik ve sonuç harika.İkimiz de aynı anda başladık kitaba,ne ben önce okudum ne de kitaptan haberim oldu.Heyecandan yerimizde duramıyorduk. Tabi kitabın ortasında bir kaç şeyi hatırlamak için Vikipedi'yi biraz karıştıralım dedik,spoiler yemeyelim derken orada Leo'nun üzücü ve aynı zamanda harika sonu yazmasın mı?! İyi ki Leyla'ya okumadan çıktım sayfadan ve Leyla son ana kadar neler olduğunu merakla beklemek zorunda kaldı.
Kitabın yorumuna başlamadan önce söylemem gereken bir kaç şey var. Her kes biliyor ki,ben e-kitap bağımlısıyım.Hem yaşadığım yerdeki şartlar bunu gerektiriyor,hem de bana böylesi daha rahat. :) Ama bazen gerçekten sıkıntı çektiğim oluyor.Buradan kendi kitaplarından e-kitap yapanlara sesleniyorum.Ne olur biraz daha dikkatli olun.Sayfa eksikliği,el titremesi,bir kaç sayfanın tekrar etmesi sizin için bir şey ifade etmeyebilir,ama kitabın en heyecanlı yerinde bunları yaşamak o kadar sinir bozucu ki,anlatamam.Biraz daha dikkat,biraz daha özen lütfen. Teşekkürler.
Şimdi geçelim kitabımıza. :)
Konusu: Yedi melez'in çağrıya yanıt vermesi bazılarının hafızalarının silinmesi,acılar ve kayıplarla sonuçlansa da Gaia uyanırken yedisi de bir arada.Nico ve Reyna Athena'nın heykelini Melez Kampı'na götürürken,Leo gemiyi havada ve karada idare etmeye çalışıyor.Ama kendisinin bir planı var.Planına Hazel ve Frank'i de alet etse de,onlar bundan rahatsız.Ama Leo'nun dediği gibi,Hazel ve Frank birer Roma'lı.Onu anlarlar.Jason annesinin hayaletiyle uğraşırken,Piper onu geri döndürmeye çalışır.Ama esas acıyı Annabeth ve Percy çekiyorlar.Neden?Çünki Tartarus'dan dönmek kolay değil.Oradan getirdikleri anılar kolay unutulmayacak.Annabeth artık daha tereddütlü,Percy daha gözü kara.Gaia uyandığı anda kendine gelen ve onu öldürmeye çalışan Octavian sağ olsun,işimizi daha da zorlaştırdı.Acaba Leo umduğu yerde mi?
Yorumum: Kitaba Leyla'yla aynı anda başladığımı demin söylemiştim ve bundan hiç pişman değilim.Bu daha iyiymiş. :)
Leo'nun planladıkları önceleri bana biraz bencilce göründü.Yedi Melezden birinin ilacı olan iksiri alması ve kendi çıkarı için kullanması Leo'dan korkmama bile neden oldu.Ama sonra gerçek planını anlayınca,ona hak verdim.Harika bir iş başardı.Riskli,ama harika.
"Geç kaldın," dedi.Gözleri parıldadı.
"Kusura bakma,Günışığım," dedi Leo. "Trafik berbattı."
"Her yanın is kaplı," dedi Kalipso. "Hem sana diktiğim mahvolması mümkün olmayan giysileri de mahvetmeyi başarmışsın."
"Eh,öyle oldu." Leo omuzlarını silkti.Birisi göğsünün içinde yüz tane basket topunu serbest bırakmış gibiydi. "Ben hep imkansızı başarırım zaten."
Nico ve Reyna konusunda hala umutlarım var.Nedenini kitabın sonunda anlatacağım. Nico bence Melez Kampı'nda kalmamalıydı.Roma kampı hem Hazel'e,hem de Reyna'ya yakın.Orası ona daha uygun.Siz ne düşünüyorsunuz? Reyna'yla güçlerini birleştirmesi Nico'nun buzlarını eritmesine yardımcı oldu.Koç Hedge'in de,Reyna'nın da onu anlamaları Nico için resmen bir dönüm noktası oldu.Bu çok hoştu. :) Bence Will Solace haklıydı.Nico her kesten kendi kendisini dışlıyor.Uzaklaşıyor.Aslında onu tanımak isteyen o kadar çok insan var ki.Bunu anlamıyor.
Sonra,öylesine beklenmedik bir şey yaptı ki,Nico sonradan bunu hayal ettiğini düşündü.Reyna onun her zamanki gibi gölgelerin arasında durduğu yere geldi.Elini tuttu ve onu nazikçe kamp ateşinin oraya çıkardı.
"Tek yuvamız vardı,artık iki yuvamız var."
Nico'ya sıkı sıkı sarılınca,kalabalıktan tezahüratlar yükseldi.Nico bir kez olsun geri çekilmek istemediğini hissetti.Suratını Reyna'nın göğsüne gömdü ve gözlerini kırpıştırarak yaşların akmasını engellemeye çalıştı.
Percy ve Annabeth Tartasus'dan sonra çok değişti.Özellikle Annabeth tereddütlü davranıyor ve bu ona göre bir şey değil.Tamam,eskiden de risk almayı sevmezdi,ama kimseye de akıl danışmazdı.Kendi düşüncelerine güvenirdi. Rick onların dilinden yazmadığı için,değişikliği o kadar da fark etmedim,ama Leo eskiden ondan nefret etmeye çalıştığını söylerken haklıydı.Frak edilmese de,Percy bile değişti.
Aslında tüm melezerin geleceğini okumayı çok isterim.Mesela Percy ve Annabeth'in üniversiteye gitmelerini,Kalipso ve Leo'yu,hepsini yeniden okumayı çok isterim. :)
Jason ve onun gözlükleri... :) Gülümseyerek okuduğum ve komiğime giden bir bölümdü. Ben de gözlük takıyorum ve Harry'den sonra gözlük takan birini daha görmek harika. :) Piper'la onu nasıl bir gelecek bekliyor çok merak ediyorum.
Koç Hedge'in minik satir bebeği ve vaftiz annesi Clarisse çok harikaydı.Savaş delisi Clarisse'in bir bebeğe sevgi göstereceğini kim düşünür yaa?Çok komik değil mi? :D
Koç Hedge melezlerin arasında mutluluktan sarhoş olmuş bir halde gezinip oğlan bebeğini gösteriyor "Hey,Chuck'la tanışmak ister misiniz? İşte,oğlum Chuck!" diyordu.
Afrodit ve Athena kızları enerjik ve minik satir bebeğe agucuklar yaptırıyor,bebekse minik yumruklarını ve toynaklarını sallayıp "Meee! Meee!" diyordu.
Bebeğin vaftiz annesi olarak seçilen Clarisse koçun peşinde bir koruma gibi dolanıyor,arada sırada "Tamam,tamam.Çocuğa azıcık nefes aldırın," diyordu.
Daha ihtişamlı bir savaş beklesem de Gaia'nın hemen uyuması beni şaşırtmadı.Rick her zamanki gibi,olayı tatlıya bağlamayı başardı.Zaten onun savaş sahneleri,mekan kurgusu ve yazım tarzına bayılıyorum.Her şeyi o kadar ayrıntısıyla ve yerli yerinde anlatıyor ki,insan acaba orada bulundu mu diye merak ediyor.Sizce bulundu mu?Bununla ilgili bilgisi olan var mı? :/
Kitabın bitişinden,bunun aslında son kitap olmadığı izlenimini edindim ve biraz araştırdım.Daha Türkçe'ye çevrilmemiş Greek Gods (Yunan Tanrıları) isimli bir kitap daha varmış.İngilizcem o kadar ileri olmasa da,Leyla'yla ben okumaya karar verdik.Bakalım artık. :) Nico için de bu yüzden umutluyum.Rick bazı olayların önünü açık bıraktı. Bazılarına ne olduğunu bilemedik ve bu son kitap değil bence.Hatta Greek Gods da son değil. :) Ya Rick yazsın yaaa.Durmasın.Rick gibi bir kaç tane yazar var ki,onlar uyurken bile kitap yazmalı bence. :)
Söylemek istediğim çok şey var,ama cümleleri toparlamakta güçlük çekiyorum.Şu anda unuttuğum ve muhtemelen sonra hatırlayıp ekleyeceğim şeyler olacak.Sık sık kontrol edin. :)
Teşekkürler. :)
İndirmek için pembe kitap'a dokunun. :)
0 yorum:
Yorum Gönder