R.E.M. dinleyecektim.
Ama gerçek hayat hiç de öyle havalı değil, inanın bana.
Luxen'lerin geldiği o gece her şey değişti ve Daemon gitti.
Geri gelecek mi, bilmiyorum.
Saf mı değiştirdi, hiçbir fikrim yok.
Beni hâlâ seviyor mu, emin değilim.
Eğer Luxen işgalinden kurtulabilmek için az da olsa bir
şansımız varsa, bu ancak düşman ile iş birliği yaparsak mümkün olacak.
Hangi düşmanla mı?
Bir tahminin vardır eminim ?
Dünyaca ünlü usta yazar Jennifer L. Armentrout'un
efsane serisi LUX,
son kitap DİRENİŞ ile tozu dumana katıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Büyük umutlar ve elde edilen azıcık mutluluk.İşte kitabı okurken hissettiğim.Son kitap olduğu için azara azar okumaya karar vermiştim ve yazarın tarzı beni biraz rahatsız etse bile okumayı hiç bırakmadım.Çünkü özellikle serileri yarım bırakmayı sevmiyorum.Ama ortalarda o yavaş okuma kuralı unutuldu ve kitabı biran önce bitirmeye karar verdim.Aynı zamanda bu karar beni kitaptan biraz daha uzaklaştırdı.Ne kadar karışık bir durum ya? :/
Kitabın konusu: Daemon gitmiştir ve Katy olanlardan sonra onun peşinden gitme gibi saçma bir düşünceye sahiptir.Fakat ortada şöyle bir sorun vardır.Daemon ve diğerleri eskisi gibi miydiler,yoksa değişmişler miydi?Bu yetmezmiş gibi Beth'in hamişle olması ve taşıdığı bebeğin Köken olması da işe tuz biber eker.Beth için bir kaç şey almaya çıkan Katy ne dilediğine dikkat etmediği için Luxenler tarafından ele geçirilir.Gözlerini açınca karşısında Dee'yi bulsa da,tam düşündüğü gibi,o artık eski Dee değildir.Bir kaç günlük ayrılıktan sonra kavuştuğu Daemon da... (kalanı sizlik :) )
Yorumum:
Ağır olmasa bile,spoiler içerir,benden söylemesi. ;)
Aslında kitaba haksızlık olmasın.Her kitabın bir zamanı vardır bana göre.Ve bence bu kitabı yanlış zamanda okudum.Bir kaç aşk romanı falan okumalıydım ki onlardan gına gelsin.Belki o zaman bu kitabın tadını iyice alabilirdim. ;) Sadece aksiyon azdı ve beni tüylerimi ürpertecek kadar etkilemedi.Kitap kendince iyiydi.Yazım tarzı ve konusu harika,bunları söylemeye bile gerek yok.Ama beni sarmadı.Nedendir bilmiyorum.
En çok Dee'ye kızdım.Çünkü seri boyunca o kadar fazla değişim geçirdi ki,artık takip edemiyordum.Katy'e davranışları çok kızdırdı beni.Ama sonra Katy'nin tahmini Dee'ye acımama neden oldu.Dee gerçekten de yalnızdı ve onu burada tutan hiçbir şey yoktu.Bu çok acıydı. :/
Ama Archer sonunda onun kalbine giden yolu bulunca ve Katy'den de dayağı yiyince kendine geldiiii. ;)
Dameon ve Katy beni etkiledi.Özellikle birbirlerine bağlı olmasalar bile birbirlerini hissetmeleri çok hoşuma gitti.Gerçek hayatın ne kadar acımasız ve tekdüze bir yer olduğunu bir kez daha kanıtladı sanki. :)
Gerilim ve heyecana kendimi veremedim sanki ve bu beni rahatsız etti diyebilirim.
Yorumum bu kadar. Daha fazla ne diyebilirim bilmiyorum.Kitap kötü değildi sadece ben doğru zamanda okumadım o kadar.
Spoiler bitti,rahatlayın. ;)
Ha bir de,bu güne kadar pek dikkat etmedim,ya da buraya yazmayı düşünmedim,ama kapaktaki adam ve kadın...Bu kadar birbiriyle uyuşmayan kitap ve kapak karakteri olabilir mi ya?!
İşte benim Daemon'um. ;D
Bilmiyorum,belki bu aralar günde en az 3-4 bölüm Supernatural izlediğimden midir,ya da Sam'ı gerçekten Deamon'a benzetmemden midir,ama ben Sam Winchester'i hayal ederek okudum.Çok da keyif aldım şahsen. ;) Kıvırcık,alına dökülen saçlar desen,onda.Uzaydan gelmiş görünümü,onda. Daha ne? :D
Alıntılar Instagram adresimde. :)
Kitabı indirmek için pembe kitap'a tıklayın. :)
bitmesin diye sürekli erteliyorum okumayı :)
YanıtlaSilhttp://kitaplarvebulutlar.blogspot.com.tr/
Ama sonunda bitti değil miii? :/
Sil