Herkes Colin Bridgerton'un Londra'daki en çekici erkek olduğunu biliyordu.
Penelope Featherington en yakın arkadaşının ağabeyine âşık olmuştur. Ömrünün yarısını onu uzaktan izleyerek geçiren Penelope, onun hakkındaki her şeyi bildiğini düşünmektedir, ta ki en gizli sırrını öğrenip aslında genç adamı hiç tanımadığının farkına varana dek.
Colin Bridgerton tutkuları ve unvanları yüzünden içten içe ağabeylerini kıskanan, Leydi Whistledown'ın Cemiyet Gazetesi'nde ne kadar yakışıklı olduğuna dair yaptığı yorumlar dışında dünya üzerinde kalıcı hiçbir şey bırakamadığından şikâyet eden gözde bir bekârdır. Hayatın sıradanlığından yorgun düşmemek ve annesinin evlilik konusundaki ısrarlarından kurtulmak adına sık sık ülke dışına seyahatler yapmaktadır. Fakat bu kez Londra'ya geri döndüğünde hayatında bir şeylerin değişmiş olduğunu keşfeder - özellikle de Penelope Featherington'un! Penelope'nin de kendine sakladığı bir sırrı vardır. Colin bu sırrı öğrendiğinde bunu bir tehdit olarak mı görecektir, yoksa bu sır ne olursa olsun mutlu sonu etkilemeyecek midir?
Bu aralar boş vaktim çok olduğunda kitap okumak da o kadar zor gelmiyor.Tatildi,kardeşimin okuluydu derken biraz boşlamıştım kitaplarımı ama,sonunda eski rutin düzenime kavuştum.
Julia Quinn'in bazı yazım kurallarından pek hoşnut olmasam da,onun o harika zamanları yansıtan,Tarihi Aşk romanlarından bir türlü vazgeçemiyorum.Nasıl yazılırsa yazılsın,Tarihi Aşk romanlarına özel bir zaafım var.Onları okumadan duramıyorum.
Colin serinin diğer kitaplarından tanıdığım ve mizah duygusu diğer Bridgerton'lardan daha geniş olan 3 numaralı Bridgerton.Onun bu kitapta daha bir şakacı ve olaylara ne olursa olsun farklı bakan biri olacağını hayal etmiştim.Ama olmadı.
Colin kendi hayatına diğer her kesin hayatına yanaştığı kadar komiklikle yanaşmadı.Bu kitapta daha sert ve hep düşünen Colin'le karşı karşıya kaldım.Bu hoşuma gitmedi değil.Ama Colin'i böyle tanımadığım için,alışmam biraz zor oldu.
Aşkı bekleme aşaması beni en çok güldüren anlardı.Benedict gibi aniden,gökten yıldırım çarpar gibi aşık olacağını beklemesi gerçekten kitabın okunası en komik yerleriydi.
Penelope'yi korumasıysa tam bir duygusallıkla doluydu ve gözlerim dolmadan okuyamadım.Kaç yıldır kızın yakınında olması onu görmesini sağlamadı,ama bir kaç güne kıza aşık oldu.Bu çok harika bir durum,özellikle de Penelope açısından.
Penelope'yese bana diğer karakterlerden zaten farklı geldi.Hafif şişman olması ve Colin'e kitabın başından beri aşık olması onun en büyük faklılıklarıydı.Ama bunlar ona olan sonsuz saygımı değişmedi.
Ta ki onun Leydi Whistledown olduğunu öğrenene kadar.Bu ona olan saygımı bir kaç kat daha arttırmaya yetti,o kadar.Bunu öğrenir öğrenmez ve Penelope Kilisenin dışında oturup ağladığı andan itibaren ben de eski kitaplara döndüm ve hepsini,bütün Leydi Whistledown'un yazılarını hatırlamaya çalıştım.Beynimde dönen çarkları inanılmaz derecede hissede biliyordum. :) Evde kalmış,her sohbetten kaçan ve bütün bir balo boyunca bir dans teklifi bile almamış (Colin hariç) bir kız bunu 10 yıl boyunca nasıl saklamış anlamaya çalıştım.Her bir kelimesini hatırlamaya çalıştım ve aslında bazen Julia Quinn'in diğer kitaplarını tekrar tekrar açmadım değil.AMa yine de aklım almıyordu.Leydi Whistledown'un daha yaşlı,daha farklı ve daha göz önünde biri olduğunu,her kesle konuşan ve bu konuştuklarını kendi yazılarında zekice kullanan birini bekliyordum.Son ana kadar Penelope'nin Leydi Whistledown olduğu gerçeğini kabul edemedim. :/
Colin'in bu gerçeği kabullenip her kese açık açık ilan etmesiyse beni daha da şaşırttı.Ondan her şeyi beklerdim,ülkeyi terk etmeyi bile.Ama Penelope'nin sırrının kendisinin açıp söyleyeceğini asla.
Cressida Cowper hakkında bir kaç kelime etmezsem gece uyuyamam her halde.Gerçi gerek yok.Her kes onun nasıl biri olduğunu biliyor.Ama ne kadar zeki olduğunu söylemeden geçmeyelim. :)
Eloise'in bir sırrı olduğu da gözümden kaçmadı. ;)
Okunmalı mı? Kesinlikle.Tarihi Aşk her kese lazım. :)
İndirmek için pembe kitab'a tıklayın. :)
0 yorum:
Yorum Gönder