9/20/2014

Julie Garwood - Gelin

1



Kralın emrine karşı gelmek olanaksızdı. İskoçya'nın en güçlü toprak sahibi Alec Kincaid, İngiliz bir gelinle evlenmek zorunda kalmıştı. Baron Jamison'un en küçük kızı Jamie, Alec'in seçtiği gelindi. Alec'in ilk dikkatini çeken Jamie'nin menekşe rengi gözleri ve öfke dolu cüretkar bakışları olmuştu. Bu kadın, korkusuz savaşçının adeta ruhuna dokunuyordu. Şehvetiyle onun bedenini kavuruyordu. Jamie her şeye rağmen duygularına söz geçirip ona teslim olacak mıydı? Yoksa zaten teslimiyetleri katışıksız, ihtirasları yatışmış mıydı?






Kitap adı: Gelin
Yazar: Julie Garwood
Orijinal adı: The Bride
Goodreads puanı: 4.27


Yeni bir yazarı daha bitirdim ve heyecanlıyım.Her zaman yeni yazarları tanımayı sevsem de,bazen tereddüt ederim.Seri kitaplar hep ilgimi çektiği için de çoğu zaman aynı yazarda takılır kalırım. :)

Ama bu sefer kapadım gözlerimi,yeni bir yazar okumaya karar verdim.Gerçi beni bekleyen bir sürü kitap vardı devam ettirmem gereken ama,işte,dinlemiyor ki gelince heyheyler. :)
e
Kitabın konusu yine (ben başka ne okurum kiiii? :D) Tarihi Aşk.Kızımız Jamie evin en küçük kızı ve hem de üvey.Ama diğer kardeşlerini korumayı kendine görev belirlemiş.Bu yerde aklıma Rose Hathaway (Vampir Akademisi) geldi. Onlar önce gelir falan. :/ Babası da kıza 'bebeğim' falan demesine rağmen,ayak işlerine göndermek,ev işlerini yaptırmak için yanında tutuyor.Aslında kötü de davranılmıyor ya hani,iyi de davranılmıyor.İşte sırf bu bencilce sebepten Kralın emriyle kızlardan ikisini beğenmeye gelen İskoç'lara Jamie'yi göstermiyor.Bencil,nolcak! Neyse,ama tabii sen saydığını say da,felek başka telden çalınca,olan oluyor.Ayrıntıya girmeden hemen anlatayım,kız bir şekilde beylerin karşısına çıkıyor ve Alec (daş,kaya!) onu beğeniyor (!).Zor da olsa İskoçya'ya varıyorlar.Ama şimdi Jamie bir İngiliz ve İskoçya'ya alışması zor olacak.Bi de peşinde kim olduğunu okucuların bile bilmediği bir katil var... Gerisini siz kendiniz karıştırın kitaptan. :)

Kitabını ilk okuduğum Tarihi Aşk yazarı Juidth McNaught'du ve kendisi 1500'lü yıllardan yazdığında dedim ki 'biz ne kadar geriye gitmişiz,benim adapte olmam imkansııız.' .Şimdi elimde Gelin kitabı,temizledim boğazımı,bir açtım ki neee? 1100 bilmem kaç!Dedim her halde çakmak çakarak ateş yakıyorlardır onlar,o kadar geridedir,ben muhtemelen yarım bırakırım bu kitabı. Ama öyle olmadı,severek de okudum. :)

Açıkçası tereddütsüz başladım,ama umduğum gibi olmadı.Kitap hikaye,kurgu ve karakter bakımından harikaydı.Ama bir sorun var!Çeviriyi okurken dedim ki,acaba yarım bırakıp da,ingilizce öğrensem,sonra mı okusam?!O kadar berbattı yani.Kim çevirmiş,kim yazmış,kim kontrol etmişse,baya bilgiliymiş yani.Cümleler bir sürü yerde yanlış,ifadeler kaba,bazı yerlerde ne dediğini anlamak için ya oturup Düşünen Adam misali daldım,ya da kitabın orijinalini elime alıp da kendim çevirdim haliyle!Gerçekten de çeviri çok önemli arkadaşlar.Yani bir düşünsenize,o çeviriyi okuyan zat orijinali okuyamıyor ki sana muhtaç kalmış.Ona dikkatli bir şekilde sunmalısın istediğini,değil mi?Baştan savarak olmaz ki.

Her neyse...Konudan sapmayalım.İlk başlarda Alec - her Tarihi Aşk romanlarında olduğu gibi - beni biraz korkuttu.İri-yari,kalıplı,dediğim dedik,inatçı...bu adamla geçinilmez dedim.Hele karısını öldürdü falan dediler,iyice tırstım.Kitabın kapağını bi kaç kez çevirdim de kontrol ettim,acaba Polisiye de,ben mi yanlış okumuşum diye.Ama Alec'imizin (topluca :) ) içinde kalp yerine bir torba bamuk varmış da haberimiz yokmuş. :) O nasıl bir sahiplenme,o nasıl bir merak,o nasıl bir sevecenliktir!

Jamie de sağolsun,küçücük kadın,ama huyu insanı oracıkta kalp krizinden öldüren tarzda.Huysuz,cadı,sinirli.Bi de becerikli ki sormayın.Tabi bi de İngiliz.Bu bize göre bi engel teşkil etmez tabi.Siz şimdi diyeceksiniz ki,nolmuş İngilizse? Bence de bir şey olmamış.Ama İskoçlar için olmuş olan!Adamlar fare görmüş fil gibi oluyorlar İngiliz görünce. :/

Karakterler çok iyi seçilmişti.Hikaye  harikaydı zaten,neler olduğunu hep merak ederek okudum.Sayfalara dikkat bile etmedim,ki beni bilenler bilir,kitap okurken buna çok dikkat ederim.Sayfayı unutursam o kitap olmuş. :)

Karakterlerin duygularının okuyucuya aktarılması,ne hiss ettiğini bilmemiz,bunlar hep vardı.Yazarın dili güzel.Çeviri böyleyken zevk alarak okuduysam,iyi bir çevirmen elinde kitap neye dönüşür,düşünemiyorum. :)

 SPOİLER

Kitabın sonunda çok şaşırdım,çünkü Annie'den bunu beklemiyordum.Annie'nin Alec'e karşı bir şeyler hissettiğini zaten biliyorduk ama o kadar sakin göründü ki gözüme,hiç ihtimal vermedim.Ben Edith diye bekledim,hatta bir ara Marcus dedim ama,değilmiş. :/

Jamie'nin Mary Kathleen hakkındaki kararı beni çok duygulandırdı. :)

Ama en çok duygulandığım ve gerçekten,abartısız zırıl zırıl ağladığım bölüm her kesin Jamie için geri ödeme yapmalarıydı.O yer beni bitirdi.Biz çoğunun Alec'in oymağına savaş açacağını düşünürken,onların böyle bir jest yapması çok hoştu.Çok kötü oldum yine baaak.! :'(

SPOİLER SONU :)


 Hoşlanmadığım ,ama o yıllarda o kadar da yadırganmaması gereken konular da vardı.Mesela kadınların okuma yazma bilmemesinin önemsenmemesi.Ne gerek var gibi bir laf kullandı Jamie'nin babası ve adam zaten sinirlerimi bozuyordu,o andan itibaren artık adamın diyaloglarını atlama ihtiyacı duydum,kendimi zor tuttum!

Ya da,Alec'de de gördüğüm ve hiç tasvip etmediğim,sinir olduğum,özellikle Alec yaptığı için sinir olduğum kadınların önemsenmemesi meselesi vardı.Onların fikirlerinin sorulmaması,söz haklarının olmaması gibi şeyler yaşanan bir dünyada ben yaşasaydım her halde iki saatte kafayı yerdim.Kendimi Jamie'nin yerine kaç kere kötü hiss ettim ya. :/ Bi de Alec'in böyle kaç kere dile getirdiği,her seferinde sayfayı yırtmak istediğim (ama e-book olduğu için yırtamadığım) salt bir düşüncesi vardı; "Jamie beni sevsin,bu mutlaka olmalı,ama ben onu sevmesem de olur.Hatta ben onu sevmemeliyim,bu benim için daha hayırlı!" Alec bu düşünce sayesinde gözümden bir kaç basamak düştü,ama önemli değil,o baya bi yüksekteydi,bi şey olmadı. :)


Bi de ilk sallanan sandalye meselesi var,kitabı okuyanlar bilir..Çok komikti ya o.İlkin bi şaşırdım,ama sonra alıştım bu sandalyeye,Mary Kathleen de alıştı. :)

Aslında diğer kitaplarda kimlerden bahsettiğine bakmadım.Heyecanım kaybolmasın diye. :) Ama Daniel ve Mary Ferguson'lar hakkında bir kitaba da hayır demem.Onları çok merak ediyorum çünkü. :)

Okunmalı mı diye belirtmeyeyim,çünkü zaten yorumdan okunması gerektiğini anlamışsınızdır.Ben Goodreads'da da 4 yıldız verdim,burada da puanım bir yıldız kırık.Neden? Çünkü Alec'in demin saydığım saçma düşünceleri kitabı biraz gözümden düşürdü.Çeviri puandan kırdırmıyor,çünkü onun kitapla alakası yok. :)

 

Alec başıyla onayladı. "Hayır,dedikoduya inanmaz," dedi. Sesi gururla doluydu. "Jamie son derece sağduyulu bir kadındır." 

Gaven "Evet,sağduyuludur," karşılığını verdi.

Peder Murdock "Elbette dediğim dedik ola biliyor," diye itiraf etti. "Ona bazı görevler vermem için başımın etini yiyip duruyor.Bu ailenin bir parçası olmayı istediğine inanıyorum,Alec. Sana aşık oluyor, oğlum. Onun kalbine şefkatli davran."



Bu kadar. :)

buraya


İndirmek için pembe kitab'a tıklayın. :)





Logo Design by FlamingText.com







1 yorum:

  1. Ben historicallara Judith ile Julia Quinn'le başladım. Bu yazardan ilk okuduğum kitap Gelin'di. Başları ummadığım kadar güzel geldi ama sonrasında sıkıldım. Kitap biraz kısaltılsaydı daha güzel olabilirdi. Daniel ve Mary'nin hikayesi benim de ilgimi çekti. Keşke onları ayrıca okuyabilseydik.

    YanıtlaSil

Seymen. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Kitapların tozunu alan canlar :)